Ebeveyn • 13 Ağustos 2017
Yazar: Elzem Güçlü Arslan - Psikolojik Danışman
EBEVEYN ÇOCUK İLİŞKİSİNDE TUTARLILIK
‘Tutarlılık’ kelimesini bir ebeveyn olduğunuz andan itibaren en az bir kere de olsa duymuş olduğunuzdan eminim. Tutarlılığın, çocuk yetiştirirken vazgeçilmez bir unsur olduğunu düşünüyor olabilirsiniz; ya da fazla abartıldığını.
Şöyle de düşünüyor olabilirsiniz: “Keşke bu kelimeyi söylemek kadar uygulamak da kolay olsa!”
Peki, nedir bu tutarlılık?
“Tutarlılık; ağzınızdan çıkanın farkında olmak, söylemek ve sözünüzü tutmaktır.” diyor Hal Edward Runkel.
Aşağıdakilere benzer bir anınız olduysa bu yazı size yardımcı olabilir:
Çocuğunuzun, yemeğini masada yemesi konusunda dakikalarca uğraştığınız halde pes edip televizyonun karşısında yedirdiniz mi? (Kararlarınızda tutarlı mısınız?)
Siz, çocuğunuzun elinden üçüncü çikolatasını almaya çalışırken eşiniz, ‘Çok abartıyorsun bırak yesin çocuk.’ dedi mi? (Eşiniz ile birlikte tutarlı bir tutum sergileyebiliyor musunuz?)
Çocuğunuza telefonun sakıncalı olduğunu söylediğiniz halde siz de elinizden telefonunuzu bırakmakta zorlanıyor musunuz? (Sözleriniz ve davranışlarınız birbirini destekliyor mu?)
Ebeveynler olarak çocuğumuz doğduğu andan itibaren onların güven içinde olmaları için elimizden geleni yaparız. Fakat bazen onları sadece güvende tutmanın yeterli olmadığını; kendilerini güvende hissetmelerinin de çok önemli olduğunu unuturuz. Bu ikisi aynı gibi görünse de aynı değildir.
Tutarlılık ve düzen çocukların kendilerini güvende hissetmeleri için vazgeçilmez bir unsurdur. Kurallar ve rutinler de bu kavramların temel taşlarıdır. Bu iki kavram çocuklar için bir bilinmez olan hayatın tahmin edilebilir olmasını sağlar. Çocuklar kendilerini bekleyen durumları bildiklerinde ise kendilerini kontrol sahibi hissederler. Kendisini etkileyen durumlar ve olaylar üzerinde kontrol sahibi olmaları çocukları güvende hissettirir. Bu da ancak tutarlılık ve düzen ile mümkündür.
Şimdi.
Bir çocuk ve bir anne düşünün.
Çocuk ve annesi yaklaşık haftada bir kez alışveriş merkezine gidiyorlar. Çocuk, alışveriş merkezinde ne zaman bir oyuncakçının önünden geçse annesinin ‘o’ oyuncağı alması için ısrar ediyor. Oyuncakla ilgili bir kural olmadığı için anne çocuğunun bu isteği karşısında tutarlı bir tavır sergileyemiyor. Eğer çocuk o gün şanslıysa annesi ağlamasına fazla tolerans gösteremiyor ve oyuncağı alıyor. Çocuk şunu öğreniyor:
“Ebeveynlerinin, isteklerini karşılamalarını istiyorsan ağlamalısın.”
Bir başka gün anne çocuğu oyuncak için ağlasa da oyuncak almayacağı yönünde kendi kendine bir karar alıyor. Fakat çocuğun bundan haberi yok. Oyuncakçının önünden geçerken çocuk, isteğine ulaşmak için bildiği en iyi yolu kullanıyor:
‘Ağlamak.’
Fakat bu sefer işe yaramıyor. Çocuk az ağladığını düşünerek biraz daha ağlıyor. Nerede duracağını asla bilemiyor. Yaşadığı içsel çatışmayla birlikte bir süre sonra sakinleşmek zorunda kalıyor.
Anne ne yapsaydı bu çatışma yaşanmazdı?
Çocuklar kendilerini neyin beklediğini bildiklerinde kendilerini güvende hissederler. Kabul edilebilir ve kabul edilemez davranışlarının ne olduğunu bilirler. Çocuklarımızla ilişkilerimizde belirli davranışlara belirli tepkileri vermek çocukları bilinmezden kurtaracağı gibi ebeveyn çocuk iletişimindeki çatışmaları da önler.
Anne ve çocuğu oyuncak alma günü hakkında konuşup bir oyuncak alma günü belirleyebilirler. Örneğin okulun tatil olduğu gün ya da okuldaki kitap günü sizin oyuncak alma gününüz olabilir. Bu güne çocuğunuzla birlikte karar vermeniz durum üzerinde kontrol sahibi olmasını sağlayacak ve anlaşmayı bozmasını engelleyecektir.
Oyuncak gününüzü netleştirdikten sonra bunu görsel bir hale getirebilirsiniz.(Tablo çizmek; günleri farklı renklere boyamak ya da her güne bir resim çizmek gibi.)
Oyuncak alma gününe karar verdikten sonra bu rutinin devam etmesi önemli. Sizin bu düzene uymanız çocuğunuzun da uyma ihtimalini artacaktır. Oyuncakçıya gitmeden çocuğunuza kuralınız ile ilgili minik bir hatırlatma yapabilirsiniz.
“Birazdan dışarıya çıkacağız. Oyuncakçının önünden de geçebiliriz. Fakat bugün oyuncak alma günümüz değil.”
O büyük an geldiğinde ve çocuğunuz ‘hayatının oyuncağını’ gördüğünde ise koyduğunuz kuralı unutmayıp sakince şunu söyleyebilirsiniz:
“Bu, gerçekten çok güzel bir oyuncak.
Oyuncak alma gününde bu oyuncağı almamızı ister misin? İstersen unutmamak için fotoğrafını çekebilirsin ya da ben senin için ismini not edebilirim.”
Bu tarz bir ifade, çocuğunuzun duygularına önem verdiğinizi ve istediği o oyuncağa ulaşabileceğini hissettirir.
“Boşuna ağlama oyuncak almayacağım.” cümlesinden çok daha anlayışlıdır ve nettir.
Bu oyuncak örneğini hayatınızın her alanında kullanabilirsiniz. Abur cubur yemek, parkta oynamak, uyuma saatleri, akşam yemeğini masada yemek vb.
Evdeki kurallarınız net olursa; bu kurallar aynı zamanda mantıklı ve adilse; bu kurallara ebeveynler olarak siz de uyarsanız çocuğunuzun uymama ihtimali ortadan kaybolacaktır.
Eğer tutarlı olduğunuzu fakat hâlâ işe yaramadığını düşünüyorsanız ilk baştaki ilk 3 soruyu kendinize tekrardan sormanızı öneriyorum:
- Kararlarımda tutarlı mıyım?
- Eşim ile birlikte tutarlı bir tutum sergileyebiliyor muyuz?
- Sözlerim ve davranışlarım birbirini destekliyor mu?
Teşekkür ederiz Elzem Hanım.
Ne yazık ki bu jenerasyon anne babanın ya da araya giren 3. Şahısların ( dede, anneanne, babaanne vs) tutarsız davranışlarını çok iyi kullanıyor. Ne yazık ki büyük bir çoğumuz günün koşturmacası, iş hayatının yoğunluğu ve bir çok faktörden dolayı çocuklarımızın istekleri karşısında çok çabuk pes edebiliyoruz ve sonra da pişman oluyoruz.
Anne baba olarak birimiz iyi polis diğerimiz kötü polisi oynayarak sanırım kafalarını iyice karıştırıyoruz.
Sanırım bu yazınızı sık sık okuyacağım ve o soruları bol bol soracağım eşime ve kendime ☺️
Ezgi Hanım, ebeveyn olarak yaşadıklarınızı çok içten bir şekilde anlatmışsınız ben de size teşekkür ederim! 🙂 Birçok anne yorumunuzu okuyup yalnız olmadığını görecektir.Bu yaşadıklarınıza yönelik oluşturduğunuz farkındalık çok değerli.
Sevgiler
Anne baba olmanın belki de enzor kısmı tutarlı olmak karşımda ısrarcı ve ağlayan haline dayanmak çok zor oluyor aslında avm de netiz ağlasada etraftaki bakışlara aldırmıyoruz ama anane babaanne evinde pek kural kalmıyor haliyle tutarlı da olamıyoruz… aslında bu çok taktığım bi durumdu ama biraz esnek olmayı öğrenince o günler daha kolay geçmeye başladı tabi sınırlar zorlanınca sinirler geriliyor ama bazen duygular mantığın önüne geçiyor mutlu olsun yeter diyoruz yada kendimizi mi kandırıyoruz ☺️ Ama 4.5 yıldır deneyimlediğim tek şey tutarlılık=rutin ve çocuklar rutin sever ne mutlu uygulayabilene 🙄 Önerilerinizi uygulamaya çalışacağım bu güzel yazı için teşekkür ederiz 💕
Rica ederim Gözde Hanım:) Ebeveynler tutarlı olma konusunda zaman zaman zorluklar yaşayabiliyorlar fakat söylediğiniz gibi çocukların rutini,tutarlılığı sevdiği ve kendilerini ancak bu şekilde güvende hissettikleri bir gerçek. Büyükanne ve büyükbabalara gelince,eğer kurallar konusunda ortak bir noktada buluşamıyorsanız ve sözleriniz onlar varken anlamını yitiriyorsa çocukların önünde kurallar hakkında çatışmamaya özen gösterin. Büyükanne ve büyükbabanın kurallarının farklı olabileceğini fakat evinizin kurallarının değişmeyeceğini bilmesini sağlayın.
Sevgiler
gercekten cok faydali ve yol gosteriici bir yazi olmus.gunleri belirlemek aklima gelmemisti.kurallar konusunda daha tutarli olursak sanirim yerlere yatip aglamalarda son bulacaktir.
Teşekkür ederim Zehra Hanım!:)
Tabii, tutarlılık belirsizliği de ortadan kaldır ve çocukların da süreçle ilgili bilgi ve kontrol sahibi olmalarını sağlar.
Ağlamanın, isteklerine ulaşmak için kullanılacak tek yöntem olduğunu düşünmelerinin önüne geçer.
Sevgiler
çok güzel bir yazı yardımcı olacağını düşünyorum gerçekten 3. kişiler varlığında (anneanne dede vb) çocukla iletişim oldukça zor oluyor yada bazen eşler yukardaki gibi aman yesin diyerek hiç süreci kolaylaştırmayabiliyorlar🙈