Oyun • 28 Mayıs 2017
Yazı: Dilara Pepedil - Uzman Psikolog / Psikoterapist
OYUNCAĞIN CİNSİYETİ OLUR MU?
Oyun; her çocuk için içsel dünyasını ifade edebildiği ve kendini özgür hissettiği alanlardan bir tanesidir. Oyun sürecinde oyunun içeriği ve oyuncak olarak kullanılan materyal büyük önem taşımaktadır.
Günümüzde oyuncak skalası çok geniştir ve oyuncak seçerken oyuncağın oluştuğu materyal ve gerçeğe yakın olma durumu çocuk için oyuncağı cazip ve çekici kılacaktır. Tabi burada en önemli noktalardan bir tanesi çocuğun gelişimsel olarak hangi gelişim döneminde olduğudur. Çünkü yapamadığı, kullanamadığı oyuncak başaramıyorum hissiyle beraber ona ilgi çekici gelmeyecektir, sıkıldım yapamıyorum hissi paralelinde oyuncaktan uzaklaşacaktır. Oyuncak alırken çocuğumuzun içinde bulunduğu gelişim basamağı açısından ‘bilişsel, ince ve kaba motor beceri düzeyi’ önem taşımaktadır.
Odalar ya da dolaplar dolusu oyuncak zamanla çocuk için anlamını kaybedebilmektedir. Bu noktada pek çok ebeveyn, acaba çocuğuma hangi oyuncağı alsam sorusu ile karşılaşmaktadır. Araba alalım ona o erkek, mutfak eşyasıyla oynamaz ya da kız çocuk kamyon sürer mi, direksiyon ile oynar mı soruları pek çok ebeveynin zihninde dolaşıyor. Cinsiyet yaklaşımı önce ebeveynde başlayıp daha sonra çocuğun kendini tanımlama biçiminde gözükür. Bu süreçte dikkat edilmesi gereken noktalardan biri, her şeyi tek bir renk ya da oyuncak içeriği üzerinden değerlendirmemektir. Oyuncakçılarda pembeye bezeli, simli reyonların kızlara ait olması ya da reyonların kız oyuncakları, erkek oyuncakları diye kategorilere ayrılması bu durumun en sakıncalı göstergesidir.
Her çocuk ilerinin ebeveyn adayı olduğundan aile dinamiklerine dahil olması ve bu sürece dair deneyimlerinin bulunması önem taşımaktadır. Günümüzde ebeveyn rolleri hayat şartları gereği paylaşılmaktadır. Çocuğumuzun bu değişken koşullara adapte olabilmesini istiyorsak, çok önceden oyuncaklarıyla tencerede yemek pişirmeyi, çivi çakmayı ve belki de ütü yapmayı deneyimleyebilmesine izin vermemiz gerekiyor. Örneğin, kız çocukları direksiyonla, oyun oynama döneminden itibaren karşılaşılsaydı, büyüyünce yaşadıkları park etme ve araç kullanma problemleri belki çok daha az olurdu. Tamirat oyuncağı da sadece erkek çocuklara yönelik değildir, kız çocukları da zaman zaman kendi kendilerine tamir süreçlerinde bulunmaları gerekebilir. Bu şekilde oyun sürecinden itibaren algısal olarak desteklenebilirse; geleceğin kendine yetebilen daha güçlü daha özgüvenli anneleri oluşabilecektir. Ya da ben mutfağa girmem, temizlik benim işim değil diyen babalar yerine, aslında hayat müşterek, küçüklükten beri mutfakla oynamayı çok severdim diyen babaların gelecekte oluşabilmesinin ilk adımları çocukluktaki oyun yaşantısı ile başlayacaktır.
Her oyun çocuğun hayatında rutinlere bağlı olarak oluştuğundan bilişsel anlamda bir gelişim süreci yaratmaktadır. Ebeveyn olarak çocuğumuzun değişen koşullara adapte olup başedebilmesini istiyorsak onu gerek ev içerisindeki gerek ev dışındaki uygulamalara oyun yoluyla çok önceden dahil edebilmemiz önem taşıyor.
Dilara Pepedil
Uzman Psikolog / Psikoterapist
Pedagog – Aile Danışmanı
dilarapepedil@gmail.com